Emme doğuştan gelen bir refleksdir ve hayatta kalmak için gereklidir. O yüzden bebekler için dünyaya geldiklerinden itibaren ağız yolunda alınan haz çok farklıdır. Hatta bazı bebekler henüz anne karnındayken bile parmak emiyor. Ağız onlar için hayatta kalmak icin önemli bir organdır ve ilerleyen yaşla dünyayı daha iyi tanıyabilmek için kullanırlar.

Bu davranışın içgüdüsel temelleri olmakla birlikte sakinleşmek, üzerindeki gerginliği atmak için, yani genel olarak stres yönetimi için çocukların öğrendiği ilk şeylerden biridir. Yetişkinlerin stres yönetimi için bir çok farklı yola başvurabiliyor iken küçük çocukların kendini sakinleştirmek ve kendini düzenleyebilmek için emzik gibi nesnelere ihtiyacı vardır. Çocukların stres yönetimi için kullandiği emzik bu noktada önemli bir yol arkadaşı haline geliyor ve çocuğun emziği ile duygusal bir bağ oluşuyor diyebiliriz.

Yol arkadaşını zorla bıraktırmak doğru mudur?

Tabiki bir zaman sonra ebeveynler emziğin dezavantajlarınıda düşünerek haklı olarak çocuğun emziği bırakmasını istiyorlar. Sonuçta çene ve kas gelişimini olumsuz etkilemekte olup bazı durumlarda konuşmanın bile gecikmesine neden olabildiğini söyleyebiliriz. Piskolojik açıdan baktığımızda çocuklar için emziği bırakmak büyük bir ayrılıktır. Bu süreçte çocuğumuza daha dikkatli ve hassas davranmak gerekebilir. Ayrılıklar korkuya dönüşmemesi icin, bu özel ayrilik durumunu dayanabilir hâle getirmek ve hafifletmek ebeveynlerin temel bir görevidir.

Emziği zorla bıraktırmak, misal acılı gıdalara batırmak veya emziğin ucunu kesmek, çocuklarda ayrılığın nekadar kötü ve dayanılmaz bir acı olduğunu cağrıştırabilir ve ayrılıkların korkuya dönüşmesini sepeb olabilir. Ayrılık korkusu çocuk yaşlarda fazlasıyla görününen piskolojik rahatsızlıklardan biridir ve uzun vadede çocukların kendine güvenmesini engeller, kendini değersiz hissetmesine yol açabilir. Ayrıca korku, hüzün, öfke gibi daha negatif duyguların karşısında kendini çaresiz hissettirir. Halbuki çocukların bu duyguların ve ayrılığında hayata dair olduğunu ve bununla başa çıkabileceklerini öğrenmesi gerekir. Bununla birlikte çocuklarımızda öz yeterlilik gelişir ve piskolojisi sağlıklı bireyler olması için güzel temeller atılmış olur. Daha önce ilk etapta belki emzik ile kendilerini rahatlatmayı öğrendikleri için, emzik bırakma aşamasında stres yönetimi için alternatiflere ihtiyacı olabilir ve anneden ayrılmamaya daha dirençli olabilir. Bu dönemde onları biraz şımartmanız gerekebilir. Sonuçta onun hayatından önemli bir nesneyi ortadan kaldırıyorsunuz. Böyle bir durumda çocuğunuzla olabildiğince kaliteli zaman geçirmeye özen gösterilmelidir. Dikkatini çekecek hoşuna gidecek alternatifler sunmaya çalışın. Bu bir oyun olabilir. Sevdiği bir aktivite yada yiyecek olabilir. Ancak sürekli aynı önerilerde bulunmak veya emziğinin yerine örneğin çikolata koymak yanlıştır. Amacımız yerine zaten başka bişey koymak değil, sadece dikkatini dağıtmak olmalı.

„Mimi Perisi‘ni“ elinize almaniz ile emzige vedâyi „bunu beraber başarabiliriz“ göstermenin ilk adımlarını atmaktır. „Mimi Perisi’ni“ okuyarak bir yandan çocuklarınızla kaliteli vakit geçirirken diğer yandan ise hassas oldukları bu dönemde onlara emzik bırakma sürecini kolaylaştırır ve durumu daha çabuk idrak ve kabul etmelerini sağlayabilirsiniz. Ayrica hikâyede olduğu gibi onları spora yöneltecek iyi düşünülmüş hediyelere yönlendirmekde çok mantıklı olabilir. Sonuçta bilindiği üzere bisiklete binmek yada benzer hareket içeren aktiviteler serotinin salgılanmasını sağlar ve insanların ruh halini dengeler. Genel olarak „Mimi Perisi“- hikâyesi ve Derya Arslantürk’ün sunduğu emzik bırakma metodu Dopamin, Oksitosin ve Serotonin gibi mutluluk hormonlarını doğal yollarla arttırmanın bir çok şeklini sunarak, çocukların bu zorlu süreçte daha iyi hissetirebilmenin yollarını acar. Bu güzel masal ile aynı zamanda çocuklarınızın hayal dünyalarına ayrı bir zenginlik katabilirsiniz.

Bu yüzden kitabın hem ana fikrini hemde hediye seçimindeki gibi küçük detayların düşünülmesini çok iyi buluyorum.

2021, ÇOCUK PSİKOLOĞU- fatma özdoğru